30 Aralık 2011 Cuma

11 Aralık 2011 Pazar

hadi bakalım


bazen hakikaten iki cümleyi biraraya getiremiyorum.

1 Aralık 2011 Perşembe

güzel akşam




bi süredir herşey daha karmaşık gibi. aynı gün içinde 300 şey için sevinip 300 şey için üzülebiliyorum. evvelki gün de öyleydi, dün de öyleydi, bugün de öyle.. bazen bünyem kaldırmayacakmış gibi hissediyorum. ama niye kaldırmasın olm öyle saçma şey mi olur.
neyse uzun zamandır storyboard işine girişmek istiyordum aslında ama ya fırsat bulamadım ya da fırsat bulup cesaret bulamadım falan filan. ama doğum günümde aldığım mikemmel aquarelllerim, cillop gibi dokulu dev defterim, blacksad ve adını bilmediğim diğer güzel çizgiroman bana baya gaz verdi.. oh yes..
şimdi çizimlere bakıp soranlara diyeceğim de şu; ''defterden o defterden!!''

16 Kasım 2011 Çarşamba

david rapoza





david rapoza'yı her zaman bayılarak takip ediyorum zaten ama bu kadarı gerçekten çok saçma değil mi?

6 Kasım 2011 Pazar

winmaker the samurai




winmaker'ın doğum günüsü hepimize kutlu, mutlu olsun..

3 Kasım 2011 Perşembe

27 Ekim 2011 Perşembe

kickapoo



unirock yalan olmasaydı önümüzdeki sene için festivale tenacious d'yi getirmeyi düşünüyorlardı.. sabah şarkıyı dinlerken bi an konser geldi gözümün önüne, 'dio can you hear me' diye bağırdığımız sırada dio'nun sahneye çıkışını hayal ettim.. içim burkuldu.. sonisphere'e gelişi iptal olduğunda 'önemli deil, yeter ki iyileşsin' demiştim çünkü.. biz dio'yu hep çok sevmiştik..

21 Haziran 2011 Salı

sonisphere

aslında nefret dolu bir yazı olmasını istemiyordum bunun ama purple concerts resmen gel de küfür et bana diyor. geçen sene stadda olan ve herkesin mutlu ayrıldığı konserden sonra nasıl bu kadar düşüncesizce davranabiliyorlar anlamıyorum.
öncelikle 'iron maiden stadı doldurmaz' diyerek başladılar falso vermeye. insanların tepkisine rağmen inatla konseri maçka'da yapıcaz dediler. erkenden biletler bitti, insanlar dışarda kaldı bilmem ne. ben 1 hafta öncesinden biletimi alabildiğim için çok şanslıydım.
sonraki falso konser günü insanları kapıda saatlerce güneşin altında bekletmeleriydi. 12 buçukta açılması gereken kapıları 1 buçuktan sonra açtılar. insanlar kapı önünde, saatlerce güneş altında beklediler. ve kapıda yapılan arama öyle saçmaydı ki arkadaşlarımın içi boş matarasını bile çöpe atmaya kalktılar.
saçmalıkları bununla da bitmedi. akşam 5-6 civarları alandaki bütün standlarda su fişi (!) bittiği için önce su vermeyi kestiler sonra yiyecek vermeyi. bu kadar insan var burda elleri mahkum bu birayı alacaklar mantığıyla böyle birşey yapmaları aslında nasıl küçük hesaplarla uğraştıklarını gösteriyor bence.
bir de tüm bunların üstüne ellerinde bilet olduğu halde inatla sahneönüne alınmayan insanları gördüm. benim senelerdir beklediğim grubu birileri bu şekilde görmemi engelleseydi nasıl insanlıktan çıkardım bilmiyorum. bırakın o insanları, kırk yılda bir sevdikleri adamları görecekler. bir dünya insan alana bedavaya giriyor her konserde, herkes biliyor bunu.. kimsenin 3 kuruşluk keyfini bozmaya gerek yok. bırakın girsinler yani..
bu arada alanın küçüklüğünü ayrıca anlatmama gerek var mı bilmiyorum. bruce dickinson'ın bile sahneyi görünce küçük demesi yeterli heralde utanmak için. alanda insanlar resmen birbirinin üstündeydi, saat ilerledikçe daha da çoğaldılar. en arkada olmamıza rağmen bütün konserleri monitörlerden izlemek zorunda kaldım. iron maiden'da ise resmen nereye geçeceğimi, adamları nereden göreceğimi şaşırdım.
neyse kızgınlığımı bir kenara bırakırsak aslında gerçekten çok güzel konserler izledim. gerçi alana girebildiğimizde mastodon çoktan sahneye çıkmıştı ama olsun. çok az insanın onları görmek istediğini biliyordum ama adamlar o saatte sahneye çıktıkları halde gayet iyi bir performans sergilediler. ha march of fire ants çalarken ben kapının önünde bekliyor olmasaydım daha güzel olurdu o ayrı.
ardından in flames sahnedeydi. şarkılarını bilmesem de eğlendim, sahne performansları çok çok güzeldi.
ve nihayet alice cooper sahnedeydi. konser sabahından beri mideme kramplar girmesine sebep olan o tanrı karşımdaydı. ve konseri izlerken bu adamı sevmekte ne kadar haklı olduğumu bir kez daha gördüm. daha önce bir arkadaşım konserlerin çok iyi olduğunu ama adamın şovunu izlemekten zamanın nasıl geçtiğini anlamadığını, coşamadığını söylemişti. ilk kez burda olması sebebiyle de yine mükemmel bir şov hazırlamıştı tanrı. her şarkı için ayrı kostüm, hepsi özel olarak düşünülmüş, tasarlanmış.. giriş şarkısı black widow'daki karadul ceketinden feed my frankenstein'daki doktor önlüğüne ve kendi frankenstein'ını canlandırmasına kadar herşeyi kusursuzdu. diğer gruplar sırada yeni şarkımız var derken onun tek kelime etmeden şarkıya başlaması ve sonra arkasını döndüğünde ceketinin arkasında olan 'new song' yazısını göstermesi apayrı bir güzellikti. sonra ceketini çıkardı biz de içindeki kanlı gömleğinde yazan 'i'll bite your face off' yazısını gördük.. böyle bir zeka, bu kadar ince düşünme.. nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum sevgimi. ha bir de school's out'u söylerken another brick in the wall'a geçiş yapması var. kapanışı da jimi hendrix'in fire'ı ile yaptı.. bunca sene beklediğime değdi. yine gelsin yine orda olacağım biliyorum.
geriye deli gibi beklediğim iron maiden kalmıştı, açıkçası slipknot ı öyle çok büyük bir hevesle beklemiyordum ama heralde alice cooper ve iron maiden'dan sonra yorgunluğa en çok eğlendiğim konser onlarınki oldu. adamlar bildiğin sevimliler. sahne şovları desek o ayrı güzel. o meşhur davulcuları joey jordison gerçekmiş onu gördük. ha bir de döndü kendisi yine, minicik de olsa şovunu yaptı. tek şanssızlıkları sahneye gündüz vakti çıkmaları oldu bence. bütün alevleri, patlamaları güneş yüzünden boşa gitti.
ve sıra geldi herkesin deli gibi beklediği iron maiden'a. o minicik sahneye rağmen herşeyleriyle mükemmelerdi. insanların istediği gibi bir setlist olmadı belki ama şikayet etmenin anlamı yok hepsi sahnede ışıl ışıllardı ve klasik deyimle biz resmen hacı olduk. bruce abimiz bir sonraki konserlerinin (!) stadda olacağının müjdesini verdi. eğer o kadar şanslıysak, eğer yeniden gelirlerse bir sonraki konserleri bundan da güzel olacak.
yalnız diğer gruplar bizi çok sevdiklerini söyleseler de biz türk seyircisi olarak bu adamların hakkını yeterince veremiyoruz. çünkü geçen sene manowar'dan sonra accept'i beklemeyip dağılanlar gibi bu konserde de fear of the dark'tan sonra alanı terkedenler vardı. bir grup bile biss için çağırılmadı. hiç umursamasalar bizi, tekrar gelmese hiçbiri müstahaktır.
yine de şimdi yorgunluğum geçtikçe, sinirim azaldıkça aslında nasıl güzel bir festival geçirdiğimi farkediyorum. çünkü gördüğüm her grup tüm o güneşe, yorgunluğa, açlığa değerdi. ha bir de iron maiden başlarken bize bira getiren çocuk, aslında çok büyük güzellik yaptın bilmiyorsun..

25 Mayıs 2011 Çarşamba

ummm


hava cehennem gibi, ama şikayet etmeyeceğim.. çok söylendim kış bitsin diye.. evet..

20 Mayıs 2011 Cuma

arayı fazla açmadan

bişeyler yazayım dedim beceremedim, şarkı koyayım dedim hiçbirini diğerinin önünde tutamadım vazgeçtim.. duydum ki güzeller güzeli amorphis yeniden istanbul'a geliyormuş. kasıma daha var gerçi ama sayılı gün çabuk geçer derler.. bir de heralde hiç gelmemelerinden iyidir değil mi?
http://amorphis.net/?page_id=5

24 Nisan 2011 Pazar

10 Ocak 2011 Pazartesi

çok iyi

http://www.milliyet.com.tr/lisede-kiz-erkek-yakinligina-45-cm-uygulamasi/turkiye/sondakika/10.01.2011/1337410/default.htm


lisede benzer şeyleri yapan hocalarım vardı benim de.. kim sorsa güzel sanatlar lisesinde okuyordum. bu adamlar da sanatçı yetiştiriyordu. kimse bize 45 cm yasağı koymadı belki ama etütlerde kolsuz tişörte, kapriye(erkekler dahil) izin vermeyen, dizimin 3 parmak üstünde etek giydiğimde okul içinde köşe kapmaca oynadığım hocalar vardı başımda. ya da ne bilim aynı kulaklıktan müzik dinlerken arkadaşımla aramdaki mesafenin fazla yakın olduğunu savunan, sınıfta başka kimse olmadığı için iki kişiyi aynı sırada ders çalışırken görüp haklarında dilekçe yazan hocalar. ve evet bu da bir güzel sanatlar lisesiydi. aklım almıyor bazen..